bunca zaman geçmiş gitmiş insanlık tarihinde, hiç bir yalanın gizli kalmayacağına dair telkinlerle nesiller yetişmiş büyümüş ve ölmüşler.
bu edepsizliği iyicene elimize aldıgımız 20. yuzyıl kimseyi öldürmüyo, hiç görülmemmiş kayıt secenekleriyle gittikçe çoğalan, gidipte yerine yenisi gelmeyen, bilakis yenileri geldikce eskilerini tutup cıkartan insallarla dolduk.
tarih tekerrür ederken, dogru bilgi, yanlıs bilgiyle harmanlanıp değirmene verilirdi, damla damla akan özlü sözler meydana gelirdi. altın damlası o sözler bizlere tarihte yapılmış yanlışlardan birer ders niteliğindeydi.
şimdi bu gunde nasıl atasözü oluşacak? yeni bi soz peydahlansa, ilk kim kullanmış diye, bakanımız cıkmazmı ekrenlara, ve patent,ve sozu kullanann yaşamsal tercihleri, ilişkileri, ailesi hepsi hepsiii ..
şimdi kim bize soylicek? bu yuz yıl boyunca kimi duymak istedigimizde, sesini dinlemedik ki milyonlarca km ötede bile olsak, hatta ölmüş bile olsalar.