Birşeyin farkına vardımki; biriyle konuşurken, konuşmamın herhangi bir kısmında karşımdakinin bende çözdüğünü sandığını tahmin ettiğim bir kapıdan ışık gelirse, mantklı insanların yapacağı gibi o kapıyı kapatmıyorum. Aksine dokunmadan, nadiren üfleyerek ardına değinceye kadar açılmasını bekliyorum.
Oldumolası kendimi bir ilüzyona bir hava boşluğuna, ağacsam kof bir agaca, benzemekle yargılamışımdır. herhalde bunun diyeti olarak, kapılarını yıktığı bir düşman kalesine saldırmalarını izlemek, tartıştığım insanlarla beni, hele bide doğru tespitte bulunabilseler.. varlığımı ıspatlıyo.