ben bir ayakkabı boyacısıyım. küçüklükte başladım bu mesleğe ekmek parasından ziyade, evde boş oturmak istemedim, arkadasşlarımla oyun oynamak istemedim ben boya yapmak da istemedim belki ama boyacı oldum. ayakkabı boyacısı. tahtadan bir sandığım var teyzemgillerin evinde şimdi, merdivenin altında. orda kalıyorum çünkü samatyada orası. hergun olmasada çok günlerinde çıktım dolaştım haftanın. para kazandımm. parmaklarımla kurcaladığım için sanırm barmak kadar kazndım. bu parayla kavrayabiliceem bir golf sopası yada basketbol topu yada spor bir araba yada gerçek bir tenis raketi (ahmetinki var bende, pazardan..) yada bir pipo alırsam, belki o zaman avuçlarımla sarılabilirim işime. herneyse derdim para diil aslında;
ben her işe çıktığımda parmaklarım kirlenir. parmaklarım nasıl kirlenir? bi defa kirlendikten sonra neden birdaha kirlenir? insan bu koccaman şey gözüne gözüne sokulsada göremiyo işte. Samatyada merdiven altında bekliyen sandıktan bahsetmiştim. neden evin içinde olmadığını bileniniz varmı? mutfağa yada salona , brakın ikinci kata bile hiç çıkmayaışının sebebini biliyormusunuz? olmazmı, benim sandığım televizyonunn karşısına kurulamazmı? pis diyemi? e o sandığı pisleten ellerim her gece yatağıma giriyo.. Sebebini ögrendim. ortalama 28 günde deri kendisini yeniliyormuş. bir zaman bu organikliğe sahip olan zavallı sandığımsa, artık bu ince dizayndan mahrum.
Pahalı pahalı arablara bakıyorumda ne güzel yapmışlar aynı reklamlardaki gibi, ne güzel parlıyo aynı dergideki gibi, ne guzel kızlar biniyo, aynı filmlerdeki gbi, ne guzel süratleniyo, aynı oyunlardaki gibi, ne guzel kokuyo aynı eli pipo tutan adam gibi, ne kadar güvenli tıpkı haberlerdeki gibi.. doğrusu onu görüpte bakmamak olmaz.